Herkese merhaba!
Bu yazımı sizlere milli takım kampından yazıyorum. İdmanlardan dinlenmelerden bahsetmiştik, şimdi ise size maçlara hazırlık dönemlerindeki beslenme düzenimizden bahsetmek istiyorum.
A milli kadın basketbol takımında sağlık tedavilerimizden beslenmemize kadar her şey en profesyonel şekilde gerçekleştiriliyor. Milli takımımızda da bizim beslenmemiz ile ilgilenen özel diyetisyenimiz bulunuyor. Tabi ki bu durumu kabullenmemiz ilk başlarda biraz zor oldu. Senelerdir profesyonel olarak bu işi yapıyorum. Fakat beslenmeyle ilgili danışmanlık almak benim için bir ilkti. İlk kampta diyetisyenimiz Neşe Ceylan ile tanıştığımızda çok ilginç diyaloglarımız oldu. Kamplarda menülerimizi diyetisyenimiz planlıyor ve yemeklerimizi alırken başımızda durduğunda, “ne yani şimdi sen bizim her yediğimize bakacak mısın”, “şimdi her şeyi yağsız tuzsuz mu yiyeceğiz” diyerek önyargılı bir şekilde hayıflanıyorduk. Ancak zaman geçtikçe, birebir konuşmalarımızda doğru beslenmenin performansa ne kadar olumlu katkıda bulunduğunu anladık. Bu, oyuncu olarak bizlerin bakış açısıydı. Belki yanlış değildi ama eksikti.
Neşe’nin tarafından bakınca ise durum bambaşkaydı. Kendisiyle konuşup, sizin için onu zorladığımız günlerden biraz bahsetmesini istedim:
“Türkiye’de sporcu beslenmesi olarak bakıldığında aslında benim için de milli takımla çalışmaya başlamak ilk tecrübemdi. Bireysel olarak çok fazla sporcu takibim vardı ancak takımla birlikte kampa katılmak, mesleğim adına da basketbol adına da bir ilk olmuştu. Başlarda profesyonel ve uzun yıllardır basketbol oynayan ve diyetisyenleri de olmadan bugünlere gelmiş oyuncular var diye düşündüm ve dolayısıyla bu konuda kendi adıma çekincelerim oldu. Birlikte çalışmaya başladığımız ilk günlerde kabullenmeme, anlattıklarımı çok dinlemek istememe, kendi bildikleri yoldan gitme gibi tavırlarıyla karşılaştım. Beslenmenin performanslarını %2-3 oranında bile arttırmasının ne kadar önemli olduğunu hiç yılmadan anlattığımı, tekrarladığımı hatırlıyorum. Örneğin; antrenman veya maçlar sonrasında hızlı toparlanmalarını sağlayacak takviye benzeri karışımlar hazırlıyordum. Tabi ki ilk tanıştığımızda takıma tek tek önemini anlatmış olmama rağmen bana her antrenman sonunda “bunun içinde ne var”, “of yine mi”, “bu beni yağlandırır mı”, “ben içmek istemiyorum” gibi sözlerle o kadar çok karşılaştım ki, bir yerden sonra kendimden bile şüphe etmeye başladım. Neyse ki 1 yılın sonun da birbirimize alıştık. Bu süreçte tabi ki en hızlı adaptasyonu Bahar sağladı ve ardından tüm takım yapılan şeylerin önemini kavramış oldu. Türkiye’de basketbol kulüplerinde ve milli takımlarda diyetisyen kavramı daha oturmamışken bunu başarmak kendi adıma inanılmaz bir deneyim oldu. Bana çok şey öğretti.”
Kendimle övünmek istemem ama, gördüğünüz gibi en çabuk uyum sağlayan da benmişim! Şaka bir yana, bu süreçlerden sonra bizler de antrenman öncesi ve sonrası ne yememiz gerektiğini öğrenmenin, su içmenin önemini kavramanın performansımızdaki küçük değişimlere ve kaslarımızın gelişimine yansıdığını gördükçe, Neşe’yle uyum içinde çalışmaya devam ettik.
Yıllardır sporun içinde olmama rağmen benim de kendi adıma yanlış yaptığım birçok şey olduğunu gördüm, doğru ve dengeli beslenmenin spordan sonraki hayatım için de ne kadar önemli olduğunun farkına vardım. Hepimizin farklı beslenme ritüelleri ve alışkanlıkları vardı elbet, ama en azından diyetisyenimizle beslenmeyi kendimize en doğru şekilde adapte edebildik. Kişisel olarak ben de anladım ki, spor yapsın veya yapmasın; herkes için doğru ve dengeli beslenmenin ne kadar önemli olduğunu bu süreçte fark ettim.
Uzun lafı kısası, beslenmenize dikkat edin. Sağlık adına beslenmenizde yapacağınız ufacık bir değişimin bile ne kadar etkili sonuçlar doğuracağını gördüğünüzde, siz de hem şaşıracak hem de kendinize kurduğunuz bu yeni düzeni devam ettirmek isteyeceksiniz.